Hibridi Daha Ne Kadar Bekleyeceğiz?

Bugüne kadar daha çok köşe yazıları, futbol yorumları ve entellektüel birikimiyle tanıdığımız, usta gazeteci Haşmet Babaoğlu ile www.modifiyehaber.com için elektrikli ve hibrid otomobiller üzerine konuştuk.

Hibridi Daha Ne Kadar Bekleyeceğiz?

 Bazı insanlarla otomobil konuşmak oldukça keyiflidir. Sohbet uzar gider. Geçmişteki otomobiller, anılar, dolmuşlar, gözlerden okunan ve dudaklardan dökülen "bizim dönemimizde" duygusu sohbeti derinleştirir. İşte bu hafta öyle bir isimle, Haşmet Babaoğlu ile otomobilleri konuşuyoruz. Son dönemde futbol yorumlarından kendi isteğiyle uzak kalan Babaoğlu'yla hibrid ve elektrikli araçları konuşmak üzere sözleşiyoruz. Hatta bu sohbetimizden önce Renault Fluence ZE ve Mitsubishi i-MİEV ile de kısa bir tur atıyoruz.

Konuya damardan giriyorum. Elektrikli otomobil sizce bir trend mi yoksa sadece moda bir kavram mı?


Haşmet Babaoğlu: Konuya iki açıdan bakmak lazım. İstek var takat yok. Ben çevreme de soruyorum. Herkes bir biçimde "hibrid veya elektrikli kullanmalıyız" diyor. Fakat anladığım kadarıyla üreticilerin önümüze getirdiği araçlar kullanıcıyı tatmin etmiyor. Buna rağmen benim söyleyeceğim söz şu "daha ne kadar bekleyeceğiz". Yani kendime soruyorum 2016'dan sonra da hala benzinli veya dizel mi kullanacağım? Ben 2016'dan sonra hala hibrid veya elektrikli bir araç kullanmazsam içimde kalır. Ben hibridden yanayım. Elektrikli araç, Türkiye dahil pek çok ülke için kolay alışılabilir bir fikir değil. Mesela İtalya'ya Belçika'ya kolaylıkla adapte olabilir, fakat bir Amerika'ya veya Türkiye'ye adaptasyonu zor olur. Elektrikli araç biraz fantezi, hobi biraz da oyuncak olarak görülüyor. Kendi tecrübelerimden yola çıkarak söylüyorum ki hibrid araçlar bizim yakın geleceğimiz.


Bu arada sohbetin başından bu yana ilk defa Haşmet Babaoğlu'nun sesinde farklı bir heyecan hissediyorum. Konu hibridler olunca Babaoğlu işler değişiyor.


Babaoğlu: Yakın geleceğimiz lafına da sinir oluyorum, hangi gelecek? Daha bunun geleceği yok, zaten geldi. Burada üreticilerin de konuya uyanamadığını düşünüyorum.


Araya giriyorum ve Türkiye'de elektrikli araçlara olan vergi teşvikinin bir türlü hibridlere sağlanmadığını hatırlatıyorum.


Babaoğlu: Biz Toyota Prius'la nerelere gittik? Bir baktık hala depoda yakıt duruyor. Mesele ne kadar tüketimin olduğu. İşte en büyük eksiklerden biri hibride vergi teşviğinin verilmemesi. Geleceğe hazırlanan Türkiye'nin acilen hibridlere mutlak vergi teşviği sağlaması gerekiyor. Biraz ayıp oluyor. Türkiye'nin de kendi otomobilini hızlıca üretmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu dalga geçilecek bir şey değil. Otomotiv sektörünün geleneksel sermayesinin yazar-çizerleri dalga geçiyorlar. Medyada yerli otomobilin üretilmesi gerektiği konusundaki tartışmalarda muazzam bir demodelik var. ( "Belki söylediklerim hoşuna gitmeyecek" diyerek gönlümü almayı da ihmal etmiyor) Türkiye yerli otomobil yapmak zorunda ama otomobil bildiğimiz otomobillerden olmamalı. Buna 30-40 yıl önce başlamadın, artık başlama. Şimdi yerli marka, uluslararası bir ürün çıkaracaksa bu mutlak elektrikli veya hibrid olmalı.


Yerli Otomobil 90'larda Üretilirdi


Bir otomotiv gazetecisi olarak hemen atağa geçiyorum ve Güney Kore'deki Hyundai ve Türkiye'deki Anadol'un aynı yıl, yani 1967'de üretime başladığını hatırlatıyorum.


Haşmet Babaoğlu: Çok acıklı. Benim elimdeki bazı belgeler şunu gösteriyor, bir yerli otomobil üretimine 1990'ların başında başlardık fakat Türk otomotiv endüstrisi yerli otomobili ürettirmemek pahasına Özal'ın iktidarını sarsmıştır.


Aslında Türkiye üretim yönünden oldukça tecrübeli, iyi örnekler var. Anadol dönemi için başarılı bir otomobildi. Biraz haksızlık edilmiyor m?


Babaoğlu: Burada biraz popüler kültürün olumsuz etkileri oldu. Anadol'u keçilerin yediği konusu mesela. Mühim olan otomobil otomobil mi? Bizim Anadol'umuz gibi hiç bir otomobil dağa bayıra vurulmadı, sorunsuz olmadı. Bir tarafı delinince keçiler yiyormuş, ötekinin de bir yeri delinince elin kesiliyordu. İşte bu popüler kültür yerli markanın önünü kesti.


Bir markanın Yabancı Markayı satın alması sizi memnun eder mi?


Babaoğlu:Bunu da anlayamadılar. Burada yeniyi üretmek önemli. Bu Türkiye'yi markalaştırır. Yoksa bir markayı satın almak da tabii ki mühim.


Yokuş Aşağı İnerken Vitesi Boşa Atardık


Biraz da elektrikli ve hibrid araçları konuşalım. Elektrikli araç deyince Avrupa'da akla çevrecilik geliyor. Biz ülke olarak bu kadar çevrecilik fikrine alışkın mıyız?
Babaoğlu: Hayır değiliz. Bizde ancak elektrikli araçlar moda olursa satabiliriz. Bu konuda Amerika'ya benziyoruz. Avrupalı gibi değiliz. Elektrikli araçları moda yapacak kampanya gerekir, fakat hibridler bambaşka. Biz niye bu kadar geç kalıyoruz ki? Türkiye'de çoktan hibridlere teşvik çıkmalı ve Türkler hibridleri normal otomobil saymalıydı. Tam Türklere uygun aslında. Bizde tutumluluk kültürü var. Az tüketen otomobiller tam bize uygun. Biz yıllarda "yokuş aşağı inerken vitesi boşa almıyor muyduk". Hibrid çok yalnız bırakılmış. Derhal sahip çıkmak lazım. İsyan edilecek bir şey.


İlk otomobilinizden bu yana geçen otomobil tecrübelerinizde esas değişim ne oldu?


Babaoğlu: Otomobil benim evim. Eski otomobillerin evim olmasını isterdim fakat olamazlardı, fakat şimdi otomobilden çıkmak istemiyorum. Evimdeki koltukta belim ağrıyor, otomobilde ergonomide en üst noktadayım. Gençliğimde otomobilin en önemli sorusu "otomobilin turu ne" olurdu. Bunun üzerine yarışırdık, dönerdik. Böyle komedi olur mu?


İki elektrikli araç, Renault Fluence ve Mitsubishi i-MIEV'i kullandık. Hissiyatınız ne?


Babaoğlu: Tam elektrikli bir otomobilin kendine has bir tasarımının olması gerekiyor. Biçimle içeriği ayırmak kolay değil. Kullanım açısından iki otomobilde de bir problem görmedim, sevdim. Bence elektrikli araçlarda "sessizlik" sorunu çözülmeli. Yayaların güvenliği açısından önemli.


Otomobil markaları da bu sessizlik üzerine çalışıyorlar özellikle yayalar ve sokak hayvanları açısından.


Babaoğlu: Alışkanlıklar zor değişir. Davranışsal olarak öyledir. Aracım otomatik şanzımanlı olmasına rağmen uzun yıllar elim vites topuzunda gittim. Tekrar Fluence ve i-MIEV'e dönersek ikisini de beğendim. Ben Fluence'ta daha farklı bir konsol beklerdim. Yani "yakıttan tasarruf ediyoruz diye teknolojiden tasarruf niye". Bunun cevabını merak ediyorum. Ben uzun yol kullanımını severim. Elektrikli araçlar şehir otomobilleri, pratik, ekonomik. Ben elektrikli için çok uygun bir kullanıcı değilim. Kahvaltı etmek için Sapanca'ya giden bir adam için elektrikli çok uygun olmayabilir ama hibrid hepsinin karşılığını veriyor.


Güncelleme Tarihi: 28 Mayıs 2014, 02:12
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER